BASIN 2009-12 24 Temmuz 2009 BASIN AÇIKLAMASI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VE YÖK UYGULAMALARI TÜRKİYE‘NİN GELECEĞİNİ KARARTIYOR YÖK tarafından 21 Temmuz 2009 tarihinde alınan kararla imam hatip lisesi mezunlarının ilahiyat fakültelerine, meslek lisesi mezunlarının ise meslekleriyle ilgili meslek yüksek okullarına yönlendirilmesi uygulamasına son verildi. 2010 yılından itibaren uygulamaya geçecek olan kararla meslek liseleri normal liselerle eşitlenmekle kalmayıp kendi alanlarıyla ilgili bölümleri tercih ettiklerinde orta öğretim başarı puanlarına 0,06 çarpanı eklenerek avantajlı konuma geldiler. Ülkemizde mühendis kavramı matematik bilen uygulayan kişi, yabancılar açısından ise yaratıcı olan kişi anlamlarından gelmektedir. Başta fizik, kimya gibi doğa bilimleri ile matematiği bilen, bilgisini toplumun çıkarları için etik kuralları da gözeterek uygulayan kişiler olarak mühendisler ülkelerin geleceklerine yön veren önemli meslek elemanlarıdır. Ülkelerin gelecekleri, mühendislerinin bilgi ve becerileri ile son derece orantılıdır. Mühendislik eğitimi ise içeriği açısından en ağır ve laboratuar gereksinimleri açısından en pahalı eğitimlerin başında gelmektedir. Ancak YÖK kararından sonra, üniversitelerimizin kontenjanları ölçüsünde imam hatip ya da başka bir meslek alanında eğitim veren liseden mezun olunmuş olması değerlendirilmeden mühendislik bölümlerine herkes girebilecektir. Alt yapı olanaklarına bakılmaksızın kontenjanların arttırılması ise mühendis sayısını gereksinimin üzerine çıkarttığı açıktır. Ülkemizde yürütülen her ile bir üniversite kampanyası ile öğrencilere yerellerde ticareti hareketlendiren müşteriler gözüyle bakılmakta, alt yapıdan yoksun bir şekilde açılan üniversitelerimiz sayesinde gereksinimden fazla sayıda mühendis mezun olmaktadır. Örneğin 2008 yılında Bilgisayar Mühendisliği bölümlerine 4317, Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümlerine 4239, Elektronik Mühendisliği‘ne 497, Elektronik Haberleşme Mühendisliği‘ne 737, Elektrik Mühendisliği‘ne 567 öğrenci alınmıştır. 2009 yılında ise öğretim elemanı sayısı ve eğitim olanaklarına bakılmaksızın kontenjanlar arttırılmış, ayrıca yeni açılan vakıf üniversiteleri ile de yeni kontenjan olanakları yaratılmıştır. 2009 yılı öğrenci seçme sınavına katılan öğrencilerin yarısı olan yaklaşık 700.000 kişi hiçbir fen sorusuna cevap verememiştir. 30.000 kişinin puanı ise hesaplanamayacak kadar düşüktür. Anlama ve yorumlama becerisinin geliştirilmesinde yaşanan eksikliğin yanı sıra temel bilgilerin yeterince yerleştirilmediği gençlerimiz üniversite kapısına kadar getirilmiş, üniversitelerimize de bu kişilerin eksikliklerinin giderilmesi görevi verilerek "yüksek lise" yapısına dönüştürülmüştür. Suçlu öğrenciler midir? Yoksa yeterli öğretim elemanından ve laboratuar olanaklarından yoksun üniversitelerimizde şişkin kontenjanlarla öğretim yapılmasını isteyen yetkililer mi? Bir diğer tehlikeli girişim ise teknik öğretmenlere mühendis unvanı verilmesine yönelik çalışmalardır. Ülkemizde meslek liselerine öğretmen yetiştirmek amacı ile kurulan 19 Teknik Eğitim Fakültesinden 2 tanesi dışında ve yeni oluşturulacak 6 tane ile birlikte tüm Teknik Eğitim Fakülteleri‘nin isimleri Teknoloji Fakülteleri haline dönüştürülerek teknik öğretmenlerin "teknoloji mühendisi" unvanı ile mezun edilmesi sağlanacaktır. Teknoloji Mühendisliği unvanı veren bölümler YÖK‘ün bu kararından sonra muhtemelen 2010 yılında hayata geçirilecektir. Meslek lisesi öğrencilerine verilen ek puanlarla teknoloji mühendisliği bölümlerine geçişler kolaylaştırılacak ve mevcut üniversitelerimizde bile yaşanan olağanüstü sorunların üstesinden henüz gelinememişken, eğitimin içeriği ve kalitesi bile değiştirilmeden teknoloji mühendisliğine geçilmesi ülkemizde kaos ortamı yaratarak bilime bir darbe vurulacaktır. Başbakan‘ın üniversitelerimizde görev alan hocalarımızı suçlayan, dünyada ilk 500‘e bile girilemediğini vurgulayan açıklamaları unutulmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığının eğitim anlayışı ile YÖK tarafından yapılan değişiklikler bir araya geldiğinde ülkemizin bilimsel alanda ilerlemesinin mümkün olmadığı açıkca görülmektedir. Bu anlayışla olsa olsa daha iyi tasarım, planlama yapan değil, daha iyi alet kullanan mühendis modeli geliştirilmeye çalışılmaktadır. Hedeflenen, bilimi, teknolojiyi üretmek, geliştirmek değil, geliştirilmiş teknolojilerin uygulanmasında kalifiye eleman yaratılması haline dönüşmüştür. Sonuç olarak; ülkemizin gelişimi ve aydınlık geleceği için mühendislik eğitimine önem verilmeli; amacı imam yetiştirmek olan dini okullar gerekirse kapatılarak anadolu liseleri haline dönüştürülmeli, ülkemizin ara eleman gereksinimini karşılamak üzere yetiştirilen teknisyen ve teknikerlerin mühendis yapılması yerine bilgi ve becerisi geliştirilerek nitelikli teknik elemanlar oluşturulmalı, başta ilk ve orta öğretim olmak üzere eğitim kalitesi arttırılarak bilgi birikimi sağlam, en az bir yabancı dil bilen aydın bireylerin yetiştirilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde emperyalist ülkelerin güdümünde, sokaklarında diplomalı işsizlerin yer aldığı bir ülke konumundan çıkmamız mümkün olmayacaktır. Bu durumdan kurtulmak ise ancak çağdaş bir yönetim anlayışı ile olanaklıdır. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 27. Dönem Yönetim Kurulu
|