|
BASIN 2011-1 10 Ocak 2011 BASIN AÇIKLAMASI EN UCUZ ENERJİ VERİMLİ KULLANILAN ENERJİDİR Çağımızda enerjiye ulaşmak insani bir gereksinimdir. Ekonomik/sosyal kalkınma ve insanca yaşam için; nüfusun % 26`sının enerjiden yararlanma olanağına sahip olmadığının bilindiği dünyamızda, güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzı günümüzün en önemli sorunu haline gelmiştir. Bilindiği üzere, enerji tasarrufu kullanıcılar tarafından alınan önlemlerle harcanan enerji miktarında azalma sağlanmasıdır. Enerji verimliliği ise üretimden ve konfordan ödün vermeden aynı üretim ve konfor düzeyinin daha az enerji tüketerek sağlanmasıdır. Enerji verimliliği yalnızca ödenen enerji faturalarında maddi bir kazanç değil, aynı zamanda sınırlı kaynakların en verimli şekilde kullanımı ve gelecek nesillere aktarılmasıdır. Bu çerçevede bir ülkede gerçekleştirilecek enerji verimliliği uygulamaları yaşanabilir bir gelecek sağlanması açısından birincil öncelikler arasında olmalıdır. Bu kadar önemli bir konuda ne yazık ki ülkemiz pek çok olumsuz örneği barındırmaktadır. Öncelikle bilinmelidir ki, sorunu sadece son tüketiciye havale eden bir anlayış bu alanda eksik bir politika yürütülmesi anlamına gelmektedir. Ülkemizde, özellikle elektrik üretimi ve dağıtımında, merkezi ve kamusal bir planlama ile çözülebilecek ciddi verimsizlik örnekleri mevcuttur. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmayan ve üretiminin %50`den fazlasını yabancı bir kaynak olan doğalgazdan üreten bir ülkede, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasa Tasarısının siyasi kaygılarla yasalaşmasının geciktirilmesi manidardır. Diğer yandan, artık hiç bir ekonomik geçerliliği olmadığı görülen enerjide özelleştirme uygulamaları da, kaynakların rasyonel planlaması ile sağlanabilecek verimlilik olanaklarının heba edilmesine neden olmaktadır. Özelleştirme uygulamalarının yarattığı en önemli tahribat, artan talebi karşılayacak arzın varlığı ve/veya gerekli yatırımların talebin artışıyla doğru orantılı olarak yapılarak ihtiyacın karşılanıp karşılanamayacağıdır. Kamunun yatırım yapmasının engellendiği, özel sektörün ise karını maksimize etme gerekçesi ile yatırım yapmaktan çekindiği bu alanda arz açığı tehlikesi görünür bir gerçek haline gelmiştir. Bir diğer önemli nokta olarak enerji verimliliğinin, ülkenin sanayileşme ve teknoloji politikalarından ayrılamaz bir bütün oluşturduğu da görülmelidir.Uluslararası bağımlılık zincirinin bir sonucu olarak, enerji yoğun sektörlerin merkez ülkelerden, bizim gibi çevre ülkelere kaydırıldığı gerçeği ortadadır ve ülkenin endüstriyel yapısını teknoloji yoğun bir eksene oturtmaya dönük ekonomik ve siyasal bir irade olmadığı gibi enerji verimli teknolojilerin geliştirilmesine dönük planlı bir AR-GE destek programı da ortada görülmemektedir. Ülkemizde genel enerji tüketiminin % 42`si sanayide, % 30`u konut ve ticarethanelerde, % 20`si ulaşımda gerçekleşmektedir. Elektrik enerjisi tüketiminde de genel enerji tüketimine benzer bir durum söz konusudur. Tüketimin % 46`si sanayide, % 13`u ticarethanelerde ve % 23`u konutlarda gerçekleşmektedir. Her sektörün kendi özelliklerine göre verimli kullanılma olanakları bulunduğu da bir gerçektir. Bu verimlilik artışını sağlamak için bazı sektörlerde ek yatırımlar ve giderler gerekmekteyken bazı kullanım alanlarında hiçbir yatırıma ihtiyaç duymadan veya çok küçük giderler ile bu uygulamalar hayata geçirilebilir durumdadır. Bu alanların her birinde ve bunların alt sektörlerindeki süreçlerdeki farklılıklardan ötürü çok kesin rakamlar verilememekle birlikte ülkemizdeki genel enerji tasarruf potansiyelinin en az % 25 düzeyinde olduğunu söylenebilir. Yukarıda açıklanan nedenlerle sanayide, bina ve hizmet sektöründe ve ulaşımda tahmin edilen verimlilik oranlarını elde etmek birinci hedefimiz olmak zorundadır. Bu nedenle de, çıkan Enerji Verimliliği Yasasının bir an önce işlevsel hale getirilmesi, sanayi ve binalarda enerji verimliliği uygulamalarının özendirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu alanda yapılan kısmi uygulamaların olumlu olduğunu düşünüyor ve geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Enerji verimliliğinin en önemli enerji kaynaklarından biri olduğu, verimli kullanılarak tasarruf edilen enerjinin en ucuz enerji olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle 1981 yılından beri her yıl Ocak ayının 2. haftasında kutlanan Enerji Verimliliği Haftası sadece bu haftaya özel bir takım etkinliklere ev sahipliği yapmanın ötesine geçerek, artık yaşamın her alanında sürekli bir olguya dönüşmeli, ulusal politika oluşturulmalı ve bu kültürün geliştirilmesi için ilgili her kesim katkı koymalıdır. EMO İzmir Şubesi 28. Dönem Yönetim Kurulu
|
Tanıtım
İZMİR ŞUBE
BASIN AÇIKLAMASI
SAYI 407: YAŞASIN 1 MAYIS!
