MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 İZMİR ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

YENİ ÜYELİK

   · 

YAYIN SATIŞ LİSTESİ

   · 

İNDİRİM YAPAN KURULUŞLAR

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AYDIN   İZMİR   MANİSA 
 

 

EMO İzmir Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 407

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

ÇERNOBİL FELAKETİNİN ÜZERİNDEN 25 YIL GEÇTİ. NÜKLEER İNADI SÜRÜYOR.


BASIN AÇIKLAMASI

 ÇERNOBİL FELAKETİNİN ÜZERİNDEN 25 YIL GEÇTİ. NÜKLEER İNADI SÜRÜYOR.

Japonya-Fukuşima`da, daha şimdiden yüzyılımızın en büyük felaketi olacağı anlaşılan bir felaket yaşanıyor. Bu felaketin adı nükleer kaza...!!! Sendai açıklarında oluşan 9 büyüklüğündeki depremin ardından kıyıları vuran ve 15-20 bin kişinin ölümüne, bir o kadar insanında kaybolmasına neden olan tsunami, kuşkusuz çok büyük bir felaket olarak belleklere kazınırken, aynı depremin 200-250 km uzaklıktaki Fukuşima Nükleer Santrali`nde hiç de hesap edilemeyen, basit insan ve malzeme hatalarına bağlı bir patlama, çok daha uzun süreli ve boyutları tam olarak bilinmeyen başka bir felaketi başlatmıştır. 

Hepimizin bildiği Çernobil kazası sonucu, bölgeye en az 900 yıl girilemeyecek olması, etkilerinin binlerce km uzaklıklarda bile görülebilmesi, bugünden öngörülemeyecek kadar çok sayıda insanın kansere yakalanmasının ardından çok sayıdaki ülke, nükleer programlarını gözden geçirmiş ve pek çok nükleer enerji santralı projesinden vazgeçilmiştir. Bu iki büyük kazanın dışında, günümüze dek saklanan ve bir şekilde ortaya çıkan 400 den fazla nükleer kazanın yaşandığı da bilinmektedir. 

Tüm bu felaketlerin, hükümete bir uyarı oluşturmadığını görmekteyiz. Üstelik, yerli yabancı çok sayıda bilim insanı, sağlık uzmanı, ilgili meslek odalarının tarafından yapılan uyarılara karşın... 

Örneğin İzmir Tabip Odası ne diyor: 

"Günümüzde artık radyasyonun genetik materyal ve anne karnındayken bebek üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle doğumsal anormalliklere, doku ve organların işlevlerinde bozulmalara ve kanser gelişimine neden olduğu çok net olarak bilinmektedir. Nükleer santrallar çevresinde yaşayanlar üzerinde yapılan araştırmalarda, çocukluk çağı kan kanserleri, tiroid kanserleri, kadınlarda meme kanseri görülme sıklığında artışlar olduğu görülmüştür."

Başbakan, FUKŞİMA Nükleer Enerji Santralinde yaşanan olayı olağanüstü hafif bir şekilde ele alarak mutfak tüpü kazalarıyla karşılaştırmakta, bilimsel verilerle adeta alay etmektedir. Bilgiden yoksun insanlar bile, tüp patlamasının sadece yakın çevresinde yıkım yarattığını ve bu yıkımın çok kısa süreli olduğunu, oysa nükleer kazaların etkisinin binlerce yıl süreceğini bilmektedir. Hal böyleyken, insanları aptal yerine koymanın anlamı nedir?

Enerji Bakanının veciz sözü de hala kulaklarımızdadır "Bekarlık Nükleerden daha risklidir�!!!"

Başbakan, bizde yapılacak santralin, 3. nesil enerji santralı olarak inşa edileceğini ve dünyanın en güvenilir santrali olacağını söylüyor. Tüm dünya, güvenilirlik ve emniyet açısından Japonya`nın en önde gelen, bu konuda kılı kırk yaran bir ülke olduğunu biliyor. Tüm bu bilinenlere rağmen bu kazanın yaşanması, sıfır risk diye bir şeyin olamayacağını göstermektedir. Nükleer santralardaki riskin diğer enerji yatırımlarındaki olası risklerden farkı ise telafisinin güç, olanaksız ve ölümcül olmasıdır. Aradaki fark yalnızca yaşamla ölüm arasındaki kadardır!!! 

Her şey bir yana, etkisi binlerce km² alana yayılan ve binlerce yıl sürebilecek hastalıklara, ölümlere, sakatlıklara neden olma riski bulunan bir nükleer enerji santralinin, yöre, ülke ve yakın ülkeler insanlarını da sürekli tedirgin etmesi  huzursuzluk yaşatması kaçınılmazdır. Nükleer enerji santralları ile bölgedeki ülkeler arasında ciddi güven sorunları yaşanacaktır, yaşanmaktadır.

Fukuşima`daki kazayı tetikleyen Sendai depremi, Pasifik Plakası`nın Japon Plakası altına dalmasıyla oluşan kırık sisteminin hareketiyle oluşmuştur. Güneyimizde bulunan Akdeniz, büyük bir eski okyanusun, Afrika Kıtası`nın Anadolu Kıtası altına dalması nedeniyle küçülerek bugünkü boyutlarına inmiştir. Bu dalma halen devam etmekte ve irili ufaklı çok sayıda deprem, başta Kıbrıs dalma-batma zonu olmak üzere tüm Akdeniz tabanında yaşanmaktadır. Tarihsel deprem verileri, Akkuyu`nun da içerisinde yer aldığı bölgede çok sayıda büyük depremler yaşandığını, tsunamilerin oluştuğunu göstermektedir. Bunun anlamı, bu bölgedeki fayların aktif olduğu ve Fukuşima`dakine benzer bir felaketin Akkuyu`da da yaşanma olasılığının kuvvetli olduğudur. 

Sinop ve İğneada`da da nükleer enerji santralları kurulması planlanmaktadır. Bu iki bölge de sismik açıdan yani deprem açısından risksiz gibi görünmektedir. Karadeniz Bölgemiz, gerçekten de deprem oluşumu açısından durgun bir bölgemizdir. Ancak, Sendai Depreminden de anlaşılacağı gibi çok uzaktaki bir deprem bile büyük yıkımlar yaşatmaktadır. Sendai Depremi, Fukuşima`ya 200 km den uzaktır. Karadeniz`in kuzeyinde Kırım ve doğususunda Kafkasların çok aktif deprem bölgeleri olması, bizleri tehlike açısından uyarmalıdır. Diğer bir deyişle hem Sinop hem İğneada, uzak depremlerin yaratacağı yıkım ve tsunamilere açıktır.

Nükleer enerjinin güvenilir olmadığı bu kadar açıkken, ucuz enerji olmadığı da ortadadır. Nükleer enerji santralinin yapımı başlangıçta 8-10 yıl olarak hesaplanmakla birlikte gerçekte santral kurulumu daha uzun sürmekte, elde edilen enerji, ortalama diğer enerji maliyetlerinden daha yüksek olmakta, dışa bağımlılığı getirmektedir. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali için yapılan anlaşma, tek taraflı olarak bizi bağlamakta, Rusya`yı ise istediği sürece garantiye almaktadır. Böyle bir anlaşma olamaz. Alım garantili olan elektrik enerjisinin birim fiyatı olarak belirlenen 12.5 cent/kWh (USD) oldukça yüksek olup diğer kaynaklardan üretilen elektriğin ortalama maliyeti 4-6 cent/kWh (USD) dolaylarındadır. Bunca büyük bir risk üslenilirken, 20 Milyar Amerikan Doları bulacak bu büyük yatırım yapılırken elde edilecek olan nedir? 1200 x 4 = 4800 MW kurulu gücü olacak bu nükleer enerji santralinden üretilecek elektrik enerjisi toplam elektrik üretimimizin ancak %5-6`sı olacaktır. Oysa mevcut elektrik sistemimizde yapılacak iyileştirmelerle önüne geçeceğimiz kayıp/kaçaklardan elde edeceğimiz kazançlarla bile bu %5-6`ların çok üzerinde kazanımlar olarak bilinmektedir.

Elektrik enerjisinin üretiminde bizim ısrarla önerdiğimiz yöntem öncelikle yerel kaynaklarımızdan, çevreci ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmamızdır. Bilimsel araştırmalarda çok büyük potansiyele sahip olduğumuz gerçeğini bildiğimiz rüzgar, güneş enerjisinin ve jeotermal enerjinin yok sayılarak NÜKLEER ENERJİ SANTRALI kurmaya çalışmamız anlaşılır ve kabul edilebilir değildir. Biz şu an verimli ve etkin kullanamasak da güneş ve rüzgar enerjileri sonsuza kadar var olacaktır. 

Diğer bir risk ise, nükleer atıkların ne olacağı sorunudur. Atıklar konusunu çözebilen bir ülke henüz yoktur. Okyanusların tabanına, dağların, çöllerin derinliklerine gömülmesi düşünülmüş, ancak her birinin farklı sorunlar yaratacağı ortaya çıkmıştır. Bu açıdan da yüzlerce kuşak sürecek aktarımla torunlarımıza bırakacağımız bu büyük problem, kötü bir miras olacaktır. Şayet Romalılar (M.Ö 753 � M.S 476) Nükleer Enerji Santrali kurmuş olsalardı günümüzde hala bu santralin radyoaktif atıklarının korunuyor olması gerekecekti.

Yaşanan onca felaket bir gerçek olarak ortada dururken, çevresel etkilerinin devasa boyutları bilinirken, nükleer enerji santralları ÇED`den de muaf tutulmaktadır. Çok eskiden yapılmış ve artık yapanları tarafından bile eleştirilen zemin araştırmalarına dayanılarak, en yakın zamanda temelinin atılacağının ilan edilmesi, hükümetin konuya ne kadar sığ baktığının bir başka göstergesidir ve en hafif deyimiyle insan yaşamını hiçe saymak, çevreye duyarsız olmaktır.

Sonuç olarak, nükleer enerji hem tehlikeli, güvensiz ve hem de çevre/insan sağlığı açısından zararlıdır. Böylesi tehlikeli bir enerjiye ihtiyacımız kesinlikle yoktur. 

Hükümeti, Nükleer Enerji Santrallerinden vazgeçmeye ve ülkemiz dahil tüm yöre ülkelerini hem de binlerce yıl sürebilecek bir tehlike riski ile gelecek kuşakları ölüm kuyularına atmamaya çağırıyoruz. 

İzmir Nükleer Karşıtı Platform



35. DÖNEM KURULLARI BELİRLENDİ

04.02.2024
 


Çok Okunanlar


SAYI 407: YAŞASIN 1 MAYIS!

YAŞASIN 1 MAYIS: EMEK BİZİM, GELECEK BİZİM

SEMİNER: YENİ NESİL SF6 GAZSIZ (SF6 FREE) OG HÜCRELERİ VE GÜNCEL TEDAŞ ŞARTNAMELERİ

EMO-GENÇ PAİNTBALL ETKİNLİĞİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZI KUTLARIZ

MUTLU BAYRAMLAR

TÜRKİYE’DE İNTERNET’İN 31. YILI BİLDİRİSİ

ADALET NÖBETİNİN İKİNCİ YILI ETKİNLİĞİ #GEZİYEÖZGÜRLÜK

KONTROLSÜZ GEMİ SÖKÜMÜNE İZİN VERİLEMEZ

EMEK VE BİLİM İLE KURULACAK YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İÇİN: YAŞASIN 1 MAYIS!

Okunma Sayısı: 843


Tüm Basın Açıklamaları

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.