 |
TMMOB, KESK ve DİSK tarafından 12 Eylül 1980 darbesinin 32. yıldönümünde İzmir’de yürüyüş ve basınn açıklaması gerçekleştirildi. Konak YKM önünde toplanan TMMOB, KESK, DİSK ve çeşitli parti ve demokratik kitle örgütü üyeleri sloganlarla AKP İzmir İl Başkanlığı`na yürüdü. Yürüyüş boyunca `Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek`, `Yaşasın halkların kardeşliği` gibi sloganlar atılırken, AKP önünde basın açıklamasını TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ferdan Çiftçi okudu.
Açıklamada şöyle denildi: 12 Eylül 1980`de gerçekleştirilen darbenin 32. yılındayız. 32 yıldır meydanlardayız ve sömürü düzenine olan isyanımızı haykırıyoruz.
12 Eylül`ün darbecileri halkımızın eşit, özgür, demokratik gelecek umudunu yerle bir etmişti. Kesintisiz baskı düzeni postal sesleri arasında geldi, gitgide kurumsallaştı ve bugün yaşadığımız gerici, piyasacı, anti demokratik devlet düzenini adım adım inşa etti. Kurulan işkence tezgahları, idam sehpaları, fişlemeler, gözaltında ölümler faşizmin en yalın yüzüydü. Toplumun başka bir düzen arayışının önü zora, kana dayalı, insanlık dışı uygulamalarla kesilmeye çalışıldı.
Sonrasında darbenin ideolojik yapılanması hayata geçirildi. Milli Güvenlik Kurulu, YÖK, Diyanet İşleri, Terörle Mücadele Kanunu, % 10 Seçim Barajı, Zorunlu Din Dersleri ve benzeri pek çok anti demokratik düzenleme ile de bir halkın nasıl zapturapt alınacağı konusunda programatik hedefler oluşturuluyordu.
Dönemin TİSK Başkanı Halit Narin‘in Bugüne kadar işçiler güldü, bundan sonra biz güleceğiz``ve CIA Türkiye Masası Şefi tarafından ABD Başkanı Jimmy Carter‘a iletilen "Bizim çocuklar işi başardı" sözleri, 12 Eylül faşist darbesinin kimler tarafından hangi amaçla gerçekleştirildiğini açıklamaya yetecek niteliktedir. 24 Ocak Kararları ile ülke kaynaklarının uluslararası tekellere peşkeş çekilmesinin, sosyal hakların baltalanmasının yolu açıldı. 32 Yıl boyunca emekten ve insandan yana olan her şey yok edilmeye çalışılmıştır. Faşizme karşı direnen sayısız yiğit, güzel yürekli insanımız katledilmiş, idam edilmiştir. 12 Eylül faşist darbesiyle aslında kendi kaderini ellerine almaya çalışan toplumun adeta elleri kesilmiştir. Irkçı, mezhepçi politikalar istikrarlı olarak derinleştirilmiş, özgürlüklerin alanı daraltılmıştır.
Değerli arkadaşlar,12 Eylül 1980`de yapılan bir darbenin sınırlarını aşarak bir yönetim biçimi haline getirildi, süreklileştirildi. Ülkemizin ABD emperyalizmine bağımlılığı düzenin en vazgeçilmez unsuru oldu. Tüm bu yaşananların sonucu olarak iktidar olan AKP de içinden çıktığı kökler gereği bu düzenin günümüzdeki temsilcisi oldu.
Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük hak gasplarına imza atan AKP, kendisine muhalif olan tüm kesimleri 12 Eylül`cülerin mantığına benzer şekilde düşmanlaştırdı. 12 Eylül`de binlerce sendika yöneticisi, işyeri temsilcisi ve işçi tutuklanmış, işkencelerden geçirilmiş, yıllarca cezaevlerinde tutulmuştu. Bugünde gazeteciler, öğrenciler, aydınlar, sendikacılar, siyasetçiler cezaevlerine dolduruldu. 12 Eylül`de başlayan zorunlu din dersleri düşünen, sorgulayan, eleştirel nesillerin yetişmesine engel olmak istiyordu. Bugün de AKP iktidarı 4+4+4 ile dindar nesil yaratarak bu projeyi tamamlamaya çalışmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
Hiç kuşku yok ki, bugün yaşadıklarımız 12 Eylül`ün derinleştirilmesi anlamına gelmektedir. 12 Eylül öncesi ve sonrasının faşist katliam çeteleri AKP döneminde serbest kalmakta, sağın kanlı ve kirli tarihinin aklanması için büyük çaba sarf edilmektedir.
Kürtlere, Alevilere, azınlıklara karşı izlediği düşmanca politikalarla bir arada yaşam zeminlerini zedeleyen AKP, sorunların çözüm zemininden hızla uzaklaşmakta, şiddet ve çatışmayı artırmaktadır. Kürt sorununun demokratik çözüm yolları silahların gölgesinde tıkanmaktadır. 12 Eylül 1980`de başlayan ABD Emperyalizminin taşeronluğu ve saldırgan tarz, AKP Politikalarıyla ABD emperyalizminin bölge politikaları dahilinde komşu ülkelerle savaşmaya kadar gidecek bir sapkınlığa evrilmiş durumdadır
Artık hiç kimsenin bir kuşkusu yoktur. Bugün gelişen açık baskı düzeninin katmerlenmesinde, zorlu mücadeleler sonucu kazanılmış temel hak ve özgürlüklerin iktidar tarafından ortadan kaldırılmasında 12 Eylül 2010 referandumunun rolü büyüktür.
ABD emperyalizminin taşeronu ve darbenin piyasacı özünün sadık bir temsilcisi olan AKP, darbeleri basit bir asker-sivil ayrımına sıkıştırmaya çalışmıştır. Bu şekilde, 2010 referandumunda emekçi halkın aleyhine olan uygulamalar demokratik gelişmeler gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Bu durum, bu yıl Ankara`da kurulan sahte 12 Eylül mahkemesinde somutlanmıştır. Tamamıyla emek ve demokrasi tarihinin karalanmasına ve sömürü düzeninin güzellemesine dayanan bir iddianameyle başlayan mahkemeden demokrasi adına olumlu bir sonuç çıkması elbette mümkün değildir. Kendisi 12 Eylül`ün ürünü olanların darbeyle hesaplaşması imkansız olduğu gibi, 12 Eylül`ün yargılanacağı esas mecra işte bu alanlardır.
Değerli arkadaşlar,
Bugün yaşadığımız sorunların kaynağında 12 Eylül darbesi vardır. Halkımızın 12 Eylül`de içine itildiği kapatılma, susturulma, baskılanma bugün derinleşerek sürmektedir. İdeolojisi, kurumları, temsilcileri tasfiye edilmeden 12 Eylül düzeniyle hesaplaşmak bir hayalden öteye geçemez. Darbelerle hesaplaşmak ve demokrasiyi tahsis etmek için 12 Eylül referandumunda halkımızdan "evet" oyu isteyen AKP iktidarı tarafından ülkemiz darbe günlerini aratmayan bir hale getirilmiş, açık bir cezaevine çevrilmiştir.12 Eylül darbesinin zihniyeti günümüzde AKP eliyle sürdürülmektedir. Bu yüzden, darbeyle gerçek bir hesaplaşma için gerici, piyasacı, emek düşmanı AKP`nin devraldığı bu düzeni ortadan kaldırmaktan başka yol yoktur. Halkımıza reva görülen bu zulüm düzeninin dişlilerinde bir 30 yıl daha ezilmemek için mücadeleyi her alanda büyütmekten başka yolumuz yoktur. 12 Eylül`de katledilen arkadaşlarımıza, yoldaşlarımıza, emekçi halkımıza borcumuz budur.
TMMOB-KESK-DİSK
|
 |
|