MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 ANKARA ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AFYONKARAHİSAR   ANKARA   ÇANKIRI   ERZİNCAN   ERZURUM   KASTAMONU   KAYSERİ   KIRŞEHİR   KONYA   NEVŞEHİR   SİVAS   TOKAT   YOZGAT   AKSARAY   KIRIKKALE 
 

 
HUKUKİ DESTEK
 

EMO Ankara Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 2023.4

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

EMO ANKARA ŞUBESİ 18. OLAĞAN GENEL KURULU BİLİŞİM KOMİSYONU RAPORU


GÖRÜŞ / RAPOR

Çağımız bilişim teknolojileri ile karakterize edilmekte ve bilişim teknolojilerindeki gelişmelere vurgu yaparak, önemli toplumsal, ekonomik ve politik değişimlerin gerçekleştiği iddia edilmektedir. Bilişim alanında yaşanan gelişmelerin üretim süreçlerinde ve gündelik yaşamdaki etkileri elbette ki yadsınamaz. Ancak, bilişim teknolojilerinin yayılması ve bu teknoojilerin ekonomik gelişme yanında toplumsal ve kültürel olarak da avantaja dönüştürülmesi için uygulanacak politikaların belirlenmesi önem taşımaktadır. Bu politikaların kapsamı ise elbette ki ülkelerin büyüklüğüne, kaynak donanımına ve tarihi geçmişine bağlı olarak değişmektedir. Pek çoklarına göre, küçük bir grup sanayileşmiş ülke ile azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler arasındaki giderek açılan aranın bir biçimde kapatılmasında ülkelerin teknolojik yeniliklerin yayılması ve bu yeniliklerin içselleştirilmesi konusunda uygulayacakları politikaların ve bu bağlamda da “ulusal yenilik sistemi” diye bilinen kavramın önemli hale geldiğini söylemektedirler. Ancak ulusal yenilik sistemi konusunda doğrudan uygulanacak bir şablon yoktur. Bu noktada sanayi ve eğitim politikaları ile sıkı sıkıya bağlı uzun dönemli bir ulusal teknoloji politikası temel öneme sahiptir. Bağımsızlık temelinde oluşturulmuş sanayi, eğitim ve teknoloji politikaları, bilişim teknolojilerinin dünya üzerindeki eşitsiz dağılımını olduğu denli, bu alana birkaç çok uluslu şirketin egemen olmasını da önleyebilir.

EMO Ankara Şubesi, tüm bu gerekçelerle, bilişim sektörüne sadece teknoloji politikası açısından, ya da üyelerinin bir kısmının çalıştığı bir sektör olarak değil, eğitim-sanayi-teknoloji boyutlarında ve alanın yapısı ve aktörleri bağlamında çok yönlü olarak yaklaşmaktadır.

Türkiye’de bilişim alanı hızla büyümektedir. Türkiye’de bilişim alanının büyüklüğüne dair aşağıdaki tablo son derece önemlidir. Bu hızlı büyüme, alana dair planlama ve politika oluşturma süreçleri olmaksızın Türkiye’nin bir bilişim teknolojileri tüketicisi haline gelmesine neden olabilir.

Bu noktada bazı anlamlı çabaları anmak gerekmektedir. Teknoloji politikaları alanında planlamanın önemli araçlarından birisi olan strateji belgeleri daha önce de yayınlanmıştır. Ancak, bugüne kadar ortaya koyulan belgelerin, genel geçerliliği tartışmasız unsurlar içermelerine ve önemli bazı kurumsal ve yasal değişiklikler getirmelerine karşın, hedefleri bakımından tam olarak uygulamaya konuldukları söylenemez. Bunun nedenlerinin başında, önerilen politikaların asıl uygulayıcı olması gereken kesimler (siyasi erk, kamu, özel kesim ve üniversiteler) tarafından tam olarak sahiplenilmemesi olduğu söylenebilir.

Bu konuda süren bir çaba, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 13 Aralık 2000 tarihli toplantısında 2003-2023 yılları için Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Stratejileri Belgesi’nin hazırlanması kararının ardından 24 aralık 2001 tarihli Yedinci Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında başlatılan “Vizyon 2023: Bilim ve Teknoloji Stratejileri“ projesidir. Projenin temel amacı, bilim ve teknolojiye hakim,teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni teknolojiler üretebilen,teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir “refah toplumu” yaratmaktır. Bir dizi çalışma ve alt projelerden oluşan Vizyon 2023 projesi TÜBİTAK tarafından yürütülmektedir. Proje içeriğine dönük bazı eleştiriler, bu vizyonun uygulanma biçimine dair endişeler ve TÜBİTAK’a yönelik siyasi müdahaleler konusundaki düşünceler olmakla birlikte, Vizyon 2023 TMMOB ve odaları tarafından çalışmalarına katılınması gereken önemli bir projedir. Bugüne kadar bu konuda doyurucu bir çalışmanın gerçekleştirilememiş olduğu da gözönüne alınarak, bu noktadan sonra müdahil olmanın ve EMO’nun konuya bakışı çerçevesinde alınan kararların uygulama noktasında sahiplenilmesinin önemli olduğu özellikle belirtilmelidir.

Bilişim sektörünün geleceğini ilgilendiren ve geçtiğimiz iki yıl içerisinde hız kazanan bir diğer gelişme ise e-devlet projesidir. e-devlet projesi, Türkiye’nin aday üye sıfatıyla AB tarafından önerilen e-Avrupa+ eylem planı ile ilişkilidir. e-Avrupa+ eylem planı, her şeyden önce Avrupa Birliği’nin enformasyon toplumu ile ilgili alanlarda geliştirdiği politikalara etkin bir biçimde uyum sağlanması ve işleyişinde hızlanma kaydedilmesini gerektirmektedir. Bu gereklilik, Avrupa Birliği ile aday ülkeler arasında, telekomünikasyon sektörünün serbestleştirilmesi, Avrupa Birliğinin 1998 Telekomünikasyon politikalarının uygulanması ve enformasyon ve iletişim teknolojilerinin yayılma düzeyi açısından farklar bulunması ile açıklanmaktadır. Avrupa Birliğine üye ülkelerin uygulayacağı e-Avrupa eylem planı ve aday ülkelerin uygulayacağı e-Avrupa+ eylem planı açısından çarpıcı olan Türkiye’nin politika gündemine Avrupa Birliği tarafından yeni bir maddenin eklenmiş olmasıdır. Bu konuda Türkiye’de 2002’den başlayarak kısa süre içerisinde düzenlenen ulusal toplantılar, bilişim alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin ve kamu kurumlarının çıkardığı yayın ve raporlar enformasyon ve iletişim teknolojilerinin yayılmasına ilişkin politikalara duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Ancak bu eylem planında hedeflenen “ulusal enformasyon altyapısı ve bunun üzerinde geliştirilecek telematik hizmetlere dair altyapıların oluşturulması” konusu 1990’ların ortalarından bu yana değişik belgelerde önerilmiş olmasına ve TUENA belgesinde planlanarak, gerçekleşmesi için atılacak adımlar belirlenmiş olmasına rağmen, neden Avrupa Birliği’nin itici gücü olmaksızın gündeme alınmadığını açıklamamaktadır. Diğer taraftan Avrupa Birliği düzeyinde Tekno-ekonomik e-Avrupa eylem planı, Türkiye düzeyinde ele alındığında Avrupa Birliği’ne uyum sağlamak dışında bir ifadeye henüz sahip değildir.

5 Yıllık kalkınma planı çerçevesinde hazırlanan Bilişim Teknolojileri ve Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu bu doküman ve raporlardan birisidir. Rapor, öncelikle enformasyon ve iletişim teknolojileri sektörünü, en stratejik sektör olarak tanımlayarak işe başlamakta ve ekonomiye en fazla katma değer sağlayan bu teknolojileri ve bu teknolojik altyapı üzerinden sunulan hizmetleri ön plana çıkartan stratejilerin geliştirilmesi, ulusal eylem planı oluşturulması, e-avrupa inisiyatifine ek bir e-Türkiye kavramı geliştirilmesi, kurumsal yapılanmaya gidilmesi, insan gücü açığını giderecek önlemlere başvurulması, elektronik ticaretin önündeki engellerin ortadan kaldırılması, kamu hizmetlerinde bilgi teknolojilerinden yararlanılması yoluyla internet ve bilgi teknolojilerinin kullanımının özendirilmesi, tüm eğitim aşamalarında bilgi teknolojileri, internet ve çoklu ortam uygulamalarının kullanımının yaygınlaştırılması, fırsat eşitliği ve ucuz erişim sağlanması gibi bir dizi öneriyi sıralamaktadır.

Donanım sektörüne ilişkin öneriler arasında, üniversitelerin bilgi ve iletişim altyapısının geliştirilmesi, bilgi teknolojisi ürünlerinin, kamu sektöründe uygulanan Tasarruf Tedbirleri Genelgesi kapsamından çıkarılması, Türkiye’nin her yanının tekelci olmayan, hızlı ve ucuz internet erişimine kavuşturulması, ev tarifelerinin sembolik düzeyde tutulması, bütün okullara ve dersliklere internet bağlantısı sağlanması, dijital uçurumun önüne geçilmesi için önlemler alınması gibi öneriler yeralırken, internet ve erişim ile ilgili öneriler başlığı altında da, tüm bunlara ek olarak, herkese e-posta adresi verilmesi, ağın büyümesi için ağ üzerinde katma değer yaratılmasını özendirecek koşulların desteklenmesi, internet üzerindeki Türkçe içerik miktarının arttırılması gibi önerilere yer verilmektedir.

İnternet kullanımının yayılmasını başlı başına bir amaç olarak ele aldığı gözlenen bu raporda, Türkiye’de internetin sorunlarına ilişkin sektördeki tekelleşme, ekonomik ve kültürel nedenlerden kaynaklı eşitsiz erişim temel problemler olarak ele alınmakta ve tüm öneriler bu problemleri çözme hedefiyle şekillendirilmektedir. Ancak bu raporun amaç ve önerilerinin 5 yıllık kalkınma planına ne ölçüde yansıyabildiği ve yaşamda karşılığını bulabilmesi için gereken adımların neler olduğu son derece muğlaktır. Açıktır ki, e-devlet projesi çerçevesinde öncelikli olarak yerli kaynaklardan (yazılım ve donanım anlamında olduğu denli, atılacak adımların belirlenmesi anlamında başvurulan danışmanlık ya da uzmanlık hizmetleri de bu kapsama girmektedir) yararlanılması konusunda bir niyet olmaksızın, bu projenin Türkiye’de bilişim sektörüne olumlu etkileri olmasını beklemek mümkün değildir. Yabancı danışmanlar eşliğinde, ulus aşırı tekellerden sağlanan yazılım ve donanım hizmetleri ile bu projenin yürütülmesi, ancak bilişim teknolojilerini bir meta, ülkemizi de bu metanın kullanıcısı ya da tüketicisi haline getirebilir. Türkiye’de e-devlet kapsamında atılmış belli adımlar sözkonusudur. Bu adımlardan en önemlisi e-devlet kapısının oluşturulması için çıkılan ihalenin sonuçlanmasıdır. Amacı e-devlete erişimin tek bir merkezden gerçekleşmesi olan bu proje, devlet kurumlarının internet üzerinden sunuyor oldukları bir dizi hizmeti merkezi hale getirmeyi planlamaktadır. Bunun dışında, e-devlet raporlarında elektronik ortamda sunulan kamu hizmetlerine ilişkin uzun listeler yeralmaktadır.

Ancak asıl eğilinmesi gereken erişim sorunu Türkiye’de fazlaca tartışılmamaktadır. e-devlet uygulamaları için herşeyden önce genişband erişiminin yaygınlığı ve güvenilir bir enformasyon altyapısı gereksinimi sözkonusudur. Enformasyona erişimi sağlayan internet gibi hizmetler, Türkiye’de evrensel hizmet zorunluluğu kapsamında ele alınmamaktadır.Bu da, AB’nin önerdiği genel düzenleme çerçevesi dışında, daha farklı yayılma ve içselleştirme politikalarına gereksinim olduğunu göstermektedir. Rekabet, örneklerin de gösterdiği gibi teknolojinin yayılması için yeterli değildir ve stratejik planlama son derece önemli hale gelmektedir.

Diğer önemli bir başlık ise, özgür ve açık kaynak kodlu yazılım konusudur. Özgür ve açık kaynak kodlu yazılım EMO yayınlarında çokça anlatılan ve irdelenen bir konudur. Bu raporun bağlamı içerisinde diğer özellikleri bir yana iki nedenle önemli olduğu söylenebilir. Özgür ve açık kaynak kodlu yazlım, yerli üretimi ve ulusal yenilik sistemini motive etmektedir ve yazılım alanını tek başına egemenliği altında tutan MicroSoft ürünlerine bir direnişi simgelemektedir. Son birkaç yıldır, bağımsız bir teknoloji politikası oluşturmak ve bilişim teknolojilerindeki gelişmeyi ekonomik, toplumsal ve kültürel bir gelişmenin odağına yerleştirmek isteyen ülkeler bu konuya çokça vurgu yapmaktadır. Özgür ve açık kaynak kodlu yazılımın önemli bir konu olarak ele alınmasının sebeplerine baktığımızda, öncelikle yazılım teknolojisinin öğrenilmesi ve içselleştirilmesinin önemsenmesi ile karşılaşmaktayız. Yazılım, kalkınmada stratejik sektör olarak yer alması ve bağımsız bir yazılım sektörünün yaratılmasının hedeflenmesi gereken bir sektör olarak kaşımıza çıkmaktadır. Bu hedefin gerçekleştirilmesi için de özgür ve açık kaynak kod yazılım, yazılımın kaynak kodunun toplumsal mülkiyetine olanak sağlamasıyla önem kazanmaktadır.

Ulusal bir teknoloji politikasının temel özellikleri, yeni teknolojileri öğrenmek ve uygulamakla ilgilidir. Yeni teknolojileri öğrenmek ve uygulamak söz konusu olduğunda, entelektüel sermaye ve buna bağlı olarak eğitim ve öğretim kurumları önem kazanmaktadır. Bu noktada, bilişim sektörü çalışanlarının pek çoğunun EMO üyesi olması gündeme gelmektedir. Bilişim sektörünün diğer alanlardan yeni, farklı ve dinamik bir yapıya sahip olması bu alanda diğer alanlarda kullanılan mekanizmaların kullanılmasını, alanın bir emek piyasası olarak örgütlenmesi sürecini farklılaştırmaktadır. Diğer taraftan bu alan, işgücü anlamında küreselleşmenin, GATs gibi anlaşmaların doğrudan etkisi altındadır. Bu alanda çalışan EMO üyeleri tüm bu sorunların bilinciyle, örgütlenmesi, örgütlenmelerini güçlendirmesi ve kendi meslek alanının kaderini tayin edebilme yeterliliğine kavuşması, bunun yanında bilişim alanında çalışanların meslek tanımlarının yapılması, özlük haklarının ve çalışma koşullarının değerlendirilmesi ve bu alana örgütlü müdahalelerde bulunulması önemli bir gereksinimdir. Bilişim sektöründe fazla mesainin, esnek çalışmanın normal bir hal aldığı gözlenmektedir. Ayrıca, bilişim alanında ücretleri düşürmek ve son değerlendirmede ürünlerini kullandırmak isteyen firmaların düzenlediği sertifikasyon programları sözkonusudur. EMO bu konu ile ilgili davalar açmış ve bu programlara katılanlara mühendis unvanı verilmesinin önüne geçmiştir. Ancak bu sertifikasyon programları ile mücadele, sadece mühendis ünvanı çerçevesinde değil, piyasadaki tekelleşmeye karşı, kendi teknolojisini üreten bir ülke olma hedefi çerçevesinde sürdürülmek zorundadır. Bilişim teknolojileri, biryandan da sunduğu olanaklarla, kişisel bilgilerin izlenmesi ve demokratik hakların ihlali noktasında iktidarlar lehine kullanılmaya son derece uygundur. Kişilerin e-postalarının, girdiği çıktığı sitelerin, konuştuğu kişilerin izlenmesi iletişim özgürlüne ve insan haklarına aykırı bir durumdur. Her zaman olduğu gibi EMO bu alanda da demokratik hakları, kişi haklarını savunmalı genel olarak bir toplumun özel olarak bir bireyin izlenmesine karşı çıkmalıdır.

Tüm bu belirtilen çerçevelerde, EMO’nun ve özel olarak da Ankara Şubesinin, bilişim teknolojilerinin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmelerin aracı olması, bilişim teknolojilerinin sunduğu olanakların gözetim toplumu değil de demokratik bir topluma neden olması, alanda çalışanların haklarının ve görevlerinin bilincinde, örgütlü hale gelmesi için gerekenleri yapması, projelere, strateji ve plan yapma ya da politika oluşturma süreçlerine ilişkin toplumsal bilincin ve taleplerin yaratılması ve müdahil olunması için gereken uzmanlık, bilgilendirme ve eylemlilik mekanizmalarını yaratması önem taşımaktadır.

KOMİSYON ÜYELERİ
Ahmet HAMZA
Elif DOĞAN
Erol ÇİÇEN
Funda BAŞARAN



“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


8. SAMSUN İNŞAAT FUARI DÜZENLENİYOR

Okunma Sayısı: 2722


Tüm Görüşler - Raporlar

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.