TMMOB’un orman yangınlarına ilişkin yaptığı açıklamada yönetim zafiyetlerine dikkat çekilerek, söndürme odaklı yaklaşım yerine yangınların önlenmesine yönelik politikaların geliştirilmesi gerektiğine işaret edildi. Çözüm önerilerine de yer verilen açıklamada, acil ve tüm yurttaşlara kamucu çözümler için ormanlara sahip çıkmaya çağırısı yapıldı.
TMMOB`dan 2 Temmuz 2025 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz imzasıyla yapılan açıklamada, yalnızca son 4 günde 263 orman yangını çıktığına dikkat çekilerek, bu yangınların 259`unun kontrol altına alındığı, ancak İzmir ve Hatay`daki bazı bölgelerde yangınların ancak bu sabah itibarıyla kısmen denetim altına alınabildiği belirtildi. AFAD`ın İzmir ve Bilecik`te bazı ilçeleri "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ilan ettiğine de yer verilen açıklamada, yaşananların yalnızca doğal afet değil, aynı zamanda ciddi bir yönetim zaafı olduğu vurgulandı. Açıklamada, Orman Genel Müdürlüğü`nün (OGM) yıllardır orman yangınlarını önlemeye yönelik çalışmalar yapmak yerine söndürme faaliyetlerine odaklandığı, bunun da açık bir görev ihmali anlamına geldiği ifade edildi. Özelleştirme politikaları sonucu orman köylüsünün üretim süreçlerinden dışlandığı, bunun da ormanlara yabancılaşmayı artırdığı belirtilerek, "Sermaye eliyle yürütülen ormancılık, yangın riskini artırmakta; doğayla insan arasındaki geleneksel ilişkiyi koparmaktadır" denildi. Orman yangınlarının %90`ından fazlasının insan kaynaklı olduğunun OGM verileriyle sabit olduğu hatırlatılan açıklamada, yangınları önlemek için risk analizlerinin yapılması, acil durum eylem planlarının hazırlanması ve ormanların madencilik, turizm gibi rant amaçlı kullanımlarına son verilmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca Aydın Orman Fidanlığı`nın satışı, Anayasa`ya aykırı ve suç olarak nitelendirildi. Tüm kamu kurumları anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağrılan açıklamada, ormanların parçalanmasını ve sermaye lehine yok edilmesini engelleyecek kamucu politikaların acilen hayata geçirilmesi gerektiği belirtildi. "Ormanlarımız sadece doğal değil, toplumsal bir mirastır" ifadesine yer verilen açıklamada, önleyici tedbirlerin hayati önem taşıdığına dikkat çekilerek, tüm yurttaşlara ormanlara sahip çıkma ve ekolojik yıkıma karşı ses çıkarma çağrısı yapıldı. Açıklamada, kalıcı çözüm için şu önlemlerin alınması istendi: "-186 yıllık deneyime sahip ormancılık örgütü, ormanların korunması konusunda yeterli sayıda orman muhafaza memuruna sahip değildir. Ormancılık örgütündeki rotasyona ve liyakat esaslı olmayan atamalara son verilmelidir. -Yangınla mücadele hem teknik hem de riskli bir alandır. Bölgelere hakimiyet en önemli unsurdur. Bu nedenle görevli personelin devamlılığı kadar orman köylüsünün katkısı da vazgeçilmezdir. Orman yangınlarının önlenmesi ve söndürme işlemlerini yürütecek ekiplerde öncelikli olarak orman köylüsüne yer verilmeli, bu sayede orman köylülerinin ormana yabancılaşması engellenmelidir -Anayasa‘nın 169. maddesinde yer alan görevler eksiksiz ve koşulsuz olarak uygulanmalıdır. Bakanlık ve Orman Genel Müdürlüğü‘nün öncelikli görevi, anayasada belirtildiği üzere, yanan ormanların yerine yeni ormanlar yetiştirmek ve bu alanların başka amaçlarla kullanılmasını engellemektir. -Anayasa‘nın 170. maddesi, ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devlet ile bu halkın iş birliğini öngörmüştür. Orman köylüsünün ormanlara ve orman köylerine yeniden kazandırılması sağlanmalıdır. -Ormancılık örgütü yangınlar sırasında yerel yönetimler, demokratik kitle örgütleri ve diğer kamu kurumları ile eşgüdüm içinde çalışmayı öngören bir eylem planı yapmalıdır. -Yangın söndürme çalışmalarında kargaşayı önleyecek bir düzenleme yürütülmeli; yasal yangın amiri dışında kalan iradenin inisiyatif alması engellenmelidir. -Yangınların çıkışını engellemek için öncelikle orman köylerinde yaşayan halk, kamu görevlileri ve bölgedeki işletmelerin personelleri eğitilmelidir. Türkiye`deki orman yangınlarının çoğunun insan kaynaklı olduğu OGM tarafından açıklanmıştır. Bu nedenle kasıtlı çıkarılan yangınlar için ağır cezai yaptırımlar uygulanması büyük önem taşımaktadır. -Anız yakılması kayıtsız şartsız engellenmeli, elektrik iletim hatlarının sağlığı periyodik olarak kontrol edilmeli, orman yangın şeritlerinin her yıl düzenli olarak bakımı yapılmalı, tarım arazileri ile orman alanlarının birleştiği sınırlarda yangının sıçramasını engelleyecek önlemler alınmalıdır. -Yangın riski yüksek zamanlarda orman alanlarına girişlerdeki kısıtlamalar herkese ve her kesime eşit ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Bazı sektörlere tam kısıtlama getirilirken, hayvan otlatmasına bile izin verilmeyen orman alanlarının madencilik, turizm, enerji ve yapı sektörü gibi alanlara açılması gibi çelişkili uygulamalardan vazgeçilmelidir. -Orman yangınları sonrası raporlamalarda; yangının çıkış tarihi, yanan alanın konumu, topografik yapısı, çıkış nedeni, meteorolojik koşullar ve yangın sonrası alanın hangi amaçla kullanıldığı gibi bilgilere şeffaf ve eksiksiz olarak yer verilmelidir. Bu, gelecekteki yangınlar için kapsamlı önlemler alınmasını sağlayacaktır."

|