|
6. İzmir KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi kapsamında düzenlenen “KOBİ’lerde Dijital Dönüşümde Yapay Zekânın Rolü” başlıklı panelde, yapay zekânın artık bir tercih değil, zorunluluk haline geldiği vurgulandı. KOBİ’lerin dijital dönüşüm sürecinde karşılaştığı sorunlar değerlendirilirken, yapay zekânın üretimden yönetime kadar her alanda verimliliği artırarak işletmelerin “sessiz ortağı”na dönüştüğü ifade edildi.
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi ile Türkiye Bilişim Derneği (TBD) İzmir Şubesi iş birliğiyle düzenlenen 6. İzmir KOBİ`ler ve Bilişim Kongresi, 6 Kasım 2025 tarihinde EMO İzmir Şubesi Hizmet ve Eğitim Merkezi`nde gerçekleştirildi. Bu yıl "Yapay Zekâ ve Yeşil Dönüşüm" temasıyla düzenlenen kongre, sanayi temsilcileri, akademisyenler, bilişim uzmanları ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin yöneticilerini bir araya getirerek dijitalleşme sürecinde yapay zekânın yükselen rolünü masaya yatırdı. Kongre kapsamında düzenlenen "KOBİ`lerde Dijital Dönüşümde Yapay Zekânın Rolü" başlıklı panel, İzmir Demokrasi Üniversitesi`nden Prof. Dr. Kemal Avcı`nın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Panelin konuşmacıları arasında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi`nden Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu, Bakırçay Üniversitesi`nden Prof. Dr. Deniz Kılınç ve Dokuz Eylül Üniversitesi`nden Öğr. Gör. Murat Güney yer aldı.
"Yapay Zekâ Artık Zorunluluk" Panelin moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Kemal Avcı, hem akademik hem girişimcilik tecrübesiyle açılış konuşmasında dikkat çekici tespitlerde bulundu. Avcı, "Yapay zekânın önemini artık tartışmıyoruz. Fakat asıl üzerinde durmamız gereken, küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu dönüşüme nasıl dâhil olacağıdır" dedi. Avcı, dünya ekonomisinde yaşanan dönüşümün altını çizerek, "Bugün büyük teknoloji şirketleri üretimlerini yapay zekâ temelli hale getirdikçe, piyasa değerlerinde astronomik artışlar yaşanıyor. Örneğin NVIDIA, 10 yıl önce 18 milyar dolar değerindeydi; bugün 5 trilyon dolara yaklaşıyor. Çünkü o, yapay zekânın çalıştığı donanımı, yani GPU`ları üretiyor" dedi. Bu örneğin yalnızca teknoloji devleriyle sınırlı olmadığını vurgulayan Avcı, "Yapay zekâ, KOBİ`lerin de rekabet gücünü belirleyen yeni bir üretim aracıdır. Artık yapay zekâ yatırımı yapmak, üretim hattına yeni bir makine almak kadar somut bir gerekliliktir" ifadelerini kullandı. Ancak Avcı, KOBİ`lerin bu sürece dâhil olmasının önünde bilgi eksikliği, finansman güçlüğü ve entegrasyon sorunları bulunduğuna dikkat çekerek, "Burada önemli olan, teknolojiyi ölçüsüz biçimde değil; işletmenin ölçeğine uygun biçimde uyarlayabilmektir" dedi. "Sınırlı Kaynakla Maksimum Verimlilik" Panelin ilk konuşmacısı Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu, "Yapay Zekâ ve KOBİ`lerde Dijital Dönüşüm" başlıklı sunumunda, teknolojiye uyumun artık hayatta kalma meselesi haline geldiğini vurguladı. "Bilgi çağından yapay zekâ çağına geçtik" diyen Alaybeyoğlu, veri üretiminin ve analitiğin işletmelerin tüm karar mekanizmalarında belirleyici hale geldiğini anlattı. "Artık bilgiye sahip olmak yeterli değil; o bilgiyi işleyip anlamlandırabilen sistemlere sahip olmalıyız. Yapay zekâ bu noktada işletmelerin stratejik aklı haline geliyor" diye konuştu. Alaybeyoğlu, 2021 yılında yayımlanan Türkiye Ulusal Yapay Zekâ Stratejisinin önemine değinerek, "Stratejinin altı ana ekseni var, ancak benim özellikle dikkat çekmek istediğim nokta ‘yapısal ve iş gücü dönüşümünün hızlandırılması`. Çünkü yapay zekâ sadece teknolojik bir değişim değil; aynı zamanda toplumsal bir dönüşümdür" ifadelerini kullandı. Konuşmasında yapay zekânın KOBİ`lerin farklı faaliyet alanlarına nasıl katkı sağlayabileceğini örneklerle açıkladı: "Satış ve pazarlamada artık kişiselleştirilmiş kampanyalar oluşturmak, müşteri davranışlarını tahmin etmek ve hizmet kalitesini otomatik analiz etmek mümkün. Üretim süreçlerinde talep tahmini, stok yönetimi, hatta olası arıza öngörüsü yapay zekâ ile gerçekleşiyor. Finans birimlerinde faturalardan veri çekmek, nakit akışını tahmin etmek veya dolandırıcılık risklerini önceden belirlemek mümkün." KOBİ`lerin en önemli avantajının esneklik olduğunu vurgulayan Alaybeyoğlu, "Büyük şirketler bu dönüşümü yönetmekte daha yavaş kalabiliyor. KOBİ`ler daha çevik, daha deneysel davranabiliyor. Bu da yapay zekâyı verimli biçimde kullanmaları hâlinde büyük bir avantaj doğuruyor" dedi. Konuşmasının sonunda Alaybeyoğlu, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin çalışmalarına değinerek, "Merkezimiz 2020 yılında kuruldu ve hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çalışmalar yürütüyor. Sadece mühendisler değil, hukukçular, mali müşavirler, eğitimciler için de yapay zekâ okuryazarlığı eğitimleri düzenliyoruz. Üniversite-sanayi iş birliğini dijital dönüşümün en güçlü motoru olarak görüyoruz" dedi.
"Hız Bilgi Kadar Önemli" Panelin ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Deniz Kılınç, 25 yılı aşkın özel sektör tecrübesine dayanarak yapay zekânın üretimden pazarlamaya, sağlıktan lojistiğe kadar her alandaki etkisini değerlendirdi. "Yapay zekâ, son 10 yılda demokratikleşti" diyen Kılınç, artık bu teknolojinin sadece büyük teknoloji şirketlerinin değil, her ölçekten işletmenin erişebileceği bir araca dönüştüğünü vurguladı. "ChatGPT gibi üretken yapay zekâ sistemleri, bilgiye erişimi dönüştürdü. Artık mesele bilgiye ulaşmak değil, o bilgiyi hızlı ve doğru biçimde kullanabilmek. Hız, bilgi kadar kritik hale geldi" dedi. Kılınç, üretken yapay zekânın iş süreçlerini kolaylaştırmasının yanı sıra bazı riskleri de beraberinde getirdiğini söyledi: "Bugün şirket yönetim kurulları, ‘Artık bu işi yapay zekâ halleder.` diyerek insan kaynağını azaltma kararları alabiliyor. Bu tür uygulamalar, teknolojinin etik sınırlarını ve insani yönünü tartışmamızı gerektiriyor." Yapay zekânın iş modellerini dönüştürdüğüne dikkat çeken Kılınç, "Dar yapay zekâ dediğimiz, belli bir görevi yüksek doğrulukla yapan sistemlerden genel yapay zekâya geçiş henüz gerçekleşmedi. Ancak üretken sistemlerin kontrolsüz kullanımı, veri güvenliği ve fikri mülkiyet açısından ciddi riskler doğuruyor. Bu nedenle hem yasal hem teknik denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. Akademi ile özel sektör arasında daha güçlü köprüler kurulması gerektiğini belirten Kılınç, "Üniversitelerin bilgi birikimi, şirketlerin deneyimiyle birleşirse, KOBİ`ler için çok daha sürdürülebilir çözümler geliştirilebilir. Asıl ihtiyaç, birlikte öğrenen ve üreten bir ekosistemdir" dedi.
"Yapay Zekâ Sessiz Ortağınıza Dönüşecek" Panelin son konuşmacısı Dokuz Eylül Üniversitesi`nden Öğretim Görevlisi Murat Güney ise KOBİ`lerde dijital dönüşümün yalnızca yazılım yatırımıyla değil, doğru süreç tasarımıyla mümkün olabileceğini vurguladı. Yapay zekânın yalnızca kod yazmakla öğrenilemeyeceğini belirten Güney, "Yapay zekâ kod değildir; algoritmadır. Düşünmediğiniz bir şeyi kodlayamazsınız. Kodlama kısmı değil, algoritmik düşünme kısmı önemlidir" ifadelerini kullandı. Yapay zekânın üretim planlama ve kalite kontrol süreçlerine entegrasyonunu anlatan Güney, "Basit bir görüntü işleme sistemiyle bir etiket hatasını önleyebiliyorsunuz. Aksi hâlde milyonlarca ürün geri dönebiliyor. Bu sistem hem verimliliği hem kaliteyi artırıyor" dedi. Talep tahminleme, stok optimizasyonu, kestirimci bakım ve performans analizi gibi uygulamaların yapay zekâ ile desteklendiğini belirterek, "Bir makinenin hangi parçası ne zaman arızalanacak, stokta hangi ürün fazla, hangisi az... Bunları yapay zekâ analiz ediyor. Biz bu verilerle yalnızca operasyonel değil, yönetsel kararları da destekliyoruz" ifadelerini kullandı. Konuşmasının sonunda ise yapay zekânın kurumlar için stratejik bir rehber olduğuna şöyle vurgu yaptı: "Artık mesele sistem kurmak değil, sistemlerin konuştuğu verilerden anlam çıkarabilmek. Dijital dönüşümün olgunluk seviyesi, kurulan sistem sayısıyla değil, verinin ne kadar anlamlı hale getirildiğiyle ölçülüyor. Yapay zekâ da burada rehberlik eden, kurumun sessiz ortağı olarak karşımıza çıkıyor."

|