ABDÜLHA`MİT SANSÜRÜ YÜRÜRLÜKTE 1865 yılında, aralarında Osmanlı İmparatorluğu`nun da bulunduğu, 20 ülke tarafından Paris`te kurulan ve merkezi Cenevre`de bulunan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği`nin (ITU) kuruluş günü olan 17 Mayıs, Birleşmiş Milletler tarafından, tüm dünyada ve Türkiye`de "Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü" olarak kutlanmaktadır. Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü`nde ne yazık ki ülkemiz internet yasakları, internet siteleri ve paylaşım ortamlarının karartılması, telefon dinlemeleri, sektördeki rekabet dışı uygulamalarla anılmaktadır. Türkiye, internete erişim ve bilgi kullanımındaki özgürlükler bakımından pek çok ülkenin gerisinde yer almaktadır. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği`nin, "bilgi ve iletişim teknolojileri gelişim endeksi"nde internete erişebilirlik ve bilgi kullanımı konusunda yaptığı sıralamada Türkiye 166 ülke arasında 68. sırada yer almaktadır. Gezi direnişinde sosyal medyanın etkin olarak kullanılması,17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında ortalığa saçılan yolsuzluk tapeleri başta olmak üzere, iktidarın kamu yararına aykırı davranışlarıyla ilgili bilgi belgeleri yayan internet sayfalarının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından kapatılması, Türkiye`de Abdülha`MİT dönemi sansür zihniyetinin yüz yıl sonra bile değişmediğini göstermesi bakımından çarpıcıdır. İnternet erişimleri TİB tarafından keyfi olarak engellenmekte, insanların bilgiye ulaşımının önü tıkanmaktadır. İnternet sayfaları açısından şu ana kadar 79 bin 913 erişime engelleme bulunurken, erişim engellemelerinin yüzde 93,5`i TİB tarafından gerçekleştirilmiştir. TİB 74 bin 457 sitenin erişimini engellerken, mahkemeler 2 bin 616`sını, savcılıklar 1107`sini, Yüksek Seçim Kurulu ise 5`ini engellemiştir. Mahkeme kararları ile yapılan bir çok erişim engellemesinde ise mahkeme ismi ve karar bilgileri yazılmamaktadır. TİB Tarafından re´sen erişimi "zorlaştırılan" site sayısı 2008`de 1000 civarındayken bu rakam 2014 yılında 28.000 ‘e yaklaşmıştır. İktidar sahiplerinin köşe yazarlarının işine son verilmesini telkin ettiği, 100`e yakın gazetecinin cezaevinde olduğu bir ülkede basın özgürlüğünden, bilgi toplumundan bahsetmek mümkün görülmemektedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi`nde yer alan haberleşme özgürlüğü hakkı iktidar sahiplerince kısıtlanmakta, demokratik sistemin korunmasında önemli bir yer alan özgür basın ve sosyal medya çeşitli yollarla baskılanmakta, toplumun bilgiye en hızlı ve güvenli bir şekilde ulaşma hakkı gaspedilmektedir. ADSL ve sabit telefon hizmetlerinde "fiili tekel" olarak faaliyet gösteren TÜRKTELEKOM`un durumu ortadayken, yönetim kurullarına atanan AKP`li eski bakan ve üst düzey yöneticiler sayesinde GSM operatörleri de neredeyse birer parti şirketi haline gelmiş durumdadırlar. Ülkemizde sabit genişband abonelerinin toplam abone içerisindeki oranı %15`ler civarındayken, gerek belediyelerin fiberoptik hat çekimi için uyguladığı engellemeler ve gerekse de TÜRKTELEKOM tarafından kontrol edilen mevcut yerel ağın rekabete uygun şekilde paylaşıma açılmaması nedeniyle haksız rekabet ortamı doludizgin devam etmektedir. 2007 yılında çıkartılan, 5651 Sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi" hakkındaki kanun, iktidarın istek ve arzuları doğrultusunda bugüne kadar 4 defa değiştirilmiştir. TİB`in başına getirilen eski MİT yöneticisi sayesinde; TİB`in neredeyse MİT`in bir alt birimi gibi çalışması istenmekte ve bu doğrultuda, ülkedeki tüm ileşitimin gerektiğinde online olarak bile takip edilebileceği bir alt yapıyı kurmaları için işletmeciler üzerinde baskılar kurulmaktadır. Dış kaynaklı internet tabanlı hizmet sunucuları (Google, WhatsApp, Facebook, Instagram vb.) ülkemizde, herhangi bir vergi vs. vermeksizin istedikleri gibi at koştururken, ülkemizde benzer hizmetleri vermek isteyen yerli girişimcilerin önüne bir sürü idari, mali ve vergisel engeller çıkartılmaktadır. Mobil haberleşmede, dünyada bir çok ülkenin 6 yıldır kullanmakta olduğu 4G`ye geçmek yerine, 2020`den önce ticari olarak kullanılması beklenmeyen 5G`ye geçilmesi bile bilimsel tartışmalar sonucunda değil, teknik olarak konuyla hiçbir ilgisi bulunmayan birileri tarafından dikte edilmektedir. Hal böyleyken Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu günü ülkemizde çeşitli temalarla bakanlıklar ve sektör temsilcileri ile birlikte kutlanmaktayken biz telekomünikasyon alanında gerek teknolojiyi üreten gerekse bilginin yaygınlaştırılması için çaba gösteren meslek odası olarak içinden geçtiğimiz günleri kutlanacak bir gün olarak görmüyoruz. Böylesi bir günü sansürün ve yasaklamaların olmadığı, gazetecilerin tutuklanmadığı, özgür bir haberleşme ortamının yaratıldığı toplumsal yapının inşası olarak karşılıyor, haberleşme ve bilgiye erişimin önündeki tüm antidemokratik uygulamaların son bulmasını istiyoruz. 16.5.2015 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANKARA ŞUBESİ 22.DÖNEM YÖNETİM KURULU
|