|
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu’nun (İKK) da bileşeni olduğu İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin açıklamasında, dış borçlanmaya dayalı ekonomik yapının çöktüğüne vurgu yapılarak, krizin faturasını rant ekonomisinde bugüne kadar yararlanan kesimlerin karşılaması gerektiğine vurgu yapıldı.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri`nin ekonomik krize ilişkin 15 Ağustos 2018 tarihinde Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde kitlesel basın açıklaması düzenledi. DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı tarafından okunan ortak basın açıklamasında, ekonomik krizin bir iflas tablosuna dönüştüğü belirtilerek şöyle denildi:
"Bir haftaya yakın bir süredir Türkiye`deki tüm yurttaşların gözü kulağı kur tablolarında. Bırakalım dövizi, cebinde ertesi haftayı çıkartacak parası olmayan on milyonlarca işçi ve emekçi bu tabloyu kaygıyla izliyor. Çünkü tablo ezilenler-emekçiler için zamlarla beraber derinleşen yoksulluk ve artan işsizlik demek."
Emperyalist güçler arasındaki artan gerilimlerin ekonomik krizler yaratığına vurgu yapılan açıklamada, "Bugün Türkiye`de yaşanan gelişmeler bunlardan bağımsız değildir. Ama başka ülkelerde yaşandığından daha yakıcı biçimde yaşanmasının sebebi on yıllarca sürdürülen rant ve israf ekonomisidir. AKP iktidarı ve tek adam rejiminin yürüttüğü sermaye politikalarıdır" denildi. Ekonomi politikalarının yalnızca sermaye gruplarının ve uluslararası finans tekellerinin taleplerini karşılayacak şekilde uygulandığının ifade edildiği açıklamada, "Dış borçlanmaya dayalı yağma, talan ve israf düzeni çökmektedir" ifadelerine yer verildi. Sermaye kesiminin emekçilere fedakârlığa çağrıları yaptığı hatırlatılarak, şöyle denildi:
"Türkiye`de her dönem yaratılan zenginliğin kaymağını yiyen, ama belki de son 17 yıldır daha fazla semiren, refahı kendi aralarında paylaşanlar, yoksul işçi ve emekçileri derinleşen bir yoksulluğa mahkûm edenler, aynı milletten olduklarını hatırladıkları yoksullardan dayanışma ve özveri beklemektedir."
Aynı Gemide Değiliz İktidarın "milli dava" söylemleriyle sorumluğunu gizlemeye çalıştığının ifade edildiği açıklamada, "Yıllardır yoksulları makine dairesine tıkıp, konuşanı kürek mahkûmu haline getirirken kaptan kamarasında oturanlar, ‘hepimiz aynı gemideyiz` hamasetine başvurmaya başlamıştır" ifadelerine yer verildi. OHAL döneminde emekçilerin alım gücünün azaldığına ve fiyatlarının düzenli olarak artığına vurgu yapılan açıklamada, şöyle denildi:
"İşçi sınıfı ve emekçiler, yani Türkiye`deki yurttaşların yüzde 99`u, yüzde 1`lik bir azınlığın oturduğu sofranın hesabını ödemeye razı değildir. İşçi sınıfı ve emekçiler çaresiz değildir! Bugün her zamankinden daha fazla örgütlenmeye ve birlikte mücadele etmeye ihtiyaç vardır. Çocuklarımızın geleceği, yaşadığımız ülkedeki milyonlarca insanın kaderi vereceğimiz mücadeleye, örgütlülüğümüze bağlıdır. Sendikalarımız, meslek odalarımız, kitle örgütlerimizde buluşmanın tam vaktidir."
Sorumluluk Tek Adam Rejiminde İktidarın tüm yetkileri tek elde toplamasına rağmen ekonomik sorunları çözmek yerine derinleştirdiği belirtilerek, "Bu krizin sonuçlarıyla baş edebilmesinin koşulu sermayeye can simidi sunan politikalar değil, emekçilerin taleplerini esas alan bir yaklaşımdır. AKP iktidarı ise tam tersi biçimde, emeği bedel ödemeye çağırırken sermayeye yeni teşvikler ve vergi afları sunmaktadır" uyarısı yapıldı. Ücretlerin ve istihdamın artırılması, toplu işten atmalarının yasaklanması çağrısı yapılan açıklamada, temel tüketim malları üzerindeki dolaylı vergiler azaltılması istendi. Sermaye çevrelerine vergi muafiyeti sağlayan kararların iptal edilerek, rant ve faiz gelirleri vergilendirilmesi çağrısı yapılan açıklamada, kamu yönetimde israfın önlenmesi istendi.
|
|
|