|
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu, 27 Eylül 2019 tarihinde yazılı bir açıklama yaparak, bir gün önce İstanbul’da yaşanan deprem sonrası iletişimin kesintiye uğramasını değerlendirdi. Özelleştirmenin iletişim altyapısında yetersizliklere neden olduğuna vurgu yapılan açıklamada, kesintisiz haberleşmeyi sağlayacak acil haberleşme sistemlerin kurulması ve ulaşımın çok zor olduğu bölgelerde ise uydu iletişimine ağırlık verilmesi istendi.
1999 yılında yaşanan depremde Türk Telekom`un santral binalarının, baz istasyonlarının zarar görmesi ve kabloların kopması nedeniyle haberleşmenin kesintiye uğrağının hatırlatıldığı açıklamada, "Aradan 20 yıl geçti, neredeyse yeni bir çağa girdik ama İstanbul`da 26 Eylül 2019 tarihinde yaşanan 5.8 şiddetindeki depremde yine telefon şebekeleri çalışamaz hale gelmiştir. Can kaybının olmadığı, çok büyük bir hasara da yol açmayan depremin ardından İnternet üzerinden veri iletimi dışında haberleşme tamamen durmuştur. Bu durum kelimenin tam anlamıyla fiyaskodur" ifadelerine yer verildi.
Türk Telekom`un özelleştirilmesiyle hayati önem taşıyan iletişim altyapısının piyasaya teslim edildiğine vurgu yapılan açıklamada, "Kamu eliyle yürütülmesi gereken iletişim hizmetlerinin, yatırımdan çok kar odaklı çalışan özel sektöre devredilmesi, bu alanda istenilen gelişme düzeyine ulaşılamamasına neden olmuştur. Bugün yaşanan yönetim ve altyapı zafiyetinin en büyük nedeni yıllardır sürdürülen özelleştirme ve piyasalaştırma politikalarıdır" denildi. Ülkemizin yüzde 92`sinin deprem kuşağında bulunduğu gerçeğine dikkat çekilen açıklamada, "Doğa olaylarının afete dönüşmemesi için gerekli önlemlerin alınması özellikle hastaneler, itfaiye istasyonları, haberleşme, su ve elektrik hizmeti veren kritik birimlerin deprem sonrasında da çalışabilirliğinin sağlanması büyük önem taşımaktadır" denildi. Açıklamada, iletişim altyapısındaki yetersizlikler ve yapı denetim sistemindeki sıkıntılar da göz önüne, EMO`nun önerileri şöyle sıralandı:
"-Çağdaş afet yönetimi için ilgili tüm kuruluşlarının katılımıyla bütünlüklü bir mücadele sistemi kurulmalıdır.
-Arama, kurtarma, sağlık hizmetleri, iletişim, ulaştırma ve benzeri hizmetler için elektrik zorunludur; mutlaka elektrik afet/acil durum eylem planı hazırlanmalıdır.
-Sağlıklı ve hızlı iletişim doğru bilgiye ulaşma açısından şarttır. Bu kapsamda afet-acil durum yönetimi için teknolojik yatırım yapılmalı, afet anında iletişimde meydana gelebilecek yoğunluklara karşı ek bant genişliği sağlayan projeler geliştirilmelidir. Öncelikli ve kesintisiz haberleşmeyi sağlayacak acil haberleşme sistemleri kurulmalı, ulaşımın çok zor olduğu bölgelerde ise uydu iletişimine ağırlık verilmelidir.
-Erken uyarı sistemleri tüm ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır.
-Kaçak yapılaşma ve sağlıksız kentleşmenin önüne geçilmeli, yapı üretiminde mühendisi dışlayan yaklaşımlara son verilmelidir.
-Afete hazırlık bilincinin kazandırılmasına yönelik çalışmalar okul öncesi dönemlerden başlayarak eğitimin tüm aşamalarına yaygınlaştırılmalıdır.
-Afet sonrasında toplanma alanlarının durumu belirsizdir. Bu alanların her an bir felaketle karşılaşılacakmış gibi anında erişilebilir ve çadırların kurulabilir şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir."
|
|
|