|
Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, Soma faciasının 6. yılında, 12 Mayıs 2020 tarihinde yazılı bir basın açıklaması yaptı. Kâr hırsıyla uygulanan üretim baskısı, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, sendikasızlaştırma başta olmak üzere sermaye yanlısı politikaların iş cinayetlerine yol açtığına vurgu yapılan açıklamada, yaşamını yitiren emekçiler anıldı.
Faciada 301 maden emekçisinin yanarak, boğularak ve zehirlenerek öldüğünün hatırlatıldığı açıklamada, "Ne yitirdiğimiz canları unutacağız ne de ailelerinin yaşadığı acıları ve sosyal dramı. Ne bu facianın sorumlularını unutacağız ne de Soma`lı emekçileri tekmeleyenleri" ifadelerine yer verildi. İş cinayetlerin ülkemizin yapısal sorunlarından biri olduğuna işaret edilen açıklamada, şöyle denildi:
"Yaşamı, çalışma ilişkilerini bilim ve aklın yol göstericiliğinde değerlendiren Odamız, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının bir kader olmadığını, sorunun ülkemizin sosyo-ekonomik yapısından kaynaklanan yapısal bir sorun olduğunu bilmektedir. Bu facialar, sermayenin aşırı kar hırsı nedeniyle uyguladığı üretim baskısı, gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, ilgili yerel ve merkezi kamu otoritelerinin yapısal sorunları çözmekteki başarısızlığı ile sendikasızlaştırma başta olmak üzere sermaye yanlısı hükümet politikaları nedeniyle kaçınılmaz olmaktadır.
Bu durum, ülkemizin iş kazaları ve meslek hastalıkları istatistiklerinde de kendini göstermektedir. Her yıl 5 Soma faciası kadar canımızı kaybettiğimiz acı bir gerçektir. Oysa hayatın merkezinde yer alan madencilik faaliyetlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği ilkelerinin hükümet politikalarına yansıması halinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının büyük oranda önlenebileceği dünya örneklerinde görülebilmektedir. Zaten iş kazalarının ve meslek hastalıklarının tamamına yakınının önlenebilir nitelikte olduğu konunun uzmanlarınca kabul görmektedir."
Önlenebilir bir kazanın en yetkili ağızlardan "fıtrat" olarak nitelendirilebildiğine değinilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Ne yazık ki, Soma faciası ne bir ilktir ne de son olacaktır. Soma, Şirvan, Ermenek, Karadon, Elbistan, Kemalpaşa, Dursunbeyli, Gediz, Armutcuk, Kozlu ve adını sayamadığımız birçok faciadan sadece biridir. Geçmişten ders alınabilseydi Soma faciası yaşanmazdı. Soma`dan ders alınabilse gelecekte yaşanacak olası facialar önlenebilir. Ancak bunun için toplumsal yaşamda insana ve emeğe değer veren bir anlayışın egemen olması gereklidir. Oysa siyasal iktidar, bu yaklaşımın tam tersi uygulamalara devam etmektedir. Bu nedenle Soma faciası bir ilk değildir, son da olmayacaktır.
İş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi konusunda 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, o günün koşullarında olumlu bir gelişme olarak yorumlanabilecek bir mevzuat iken, siyasal iktidarın bu Kanunun öngördüğü iş güvenliği hükümlerini sürekli olarak esnetmesi sonucunda maalesef amaçlananın çok ötesinde bir sonuç doğurmuştur. Bir kez daha görülmüştür ki, yasalar kadar önemli olan bir başka konu da iktidarın yasalara uyma ve yasaları uygulama konusundaki iradesidir. Bu irade olmadığı takdirde maalesef sonuç değişmemekte, yaşananlar ‘fitrat` olarak nitelendirilerek toplum aldatılmaya devam etmektedir."
Çalışma yaşamının en temel unsurunun insan olduğuna vurgu yapılarak, "Evrensel kuralların işlemediği, "geri" olarak nitelendirilebilecek böylesi toplumsal koşullar altında iş kazası ve meslek hastalığı ile ilgili maalesef yeni acılar yaşanacaktır. Yalnızca madencilik faaliyetlerinde değil, diğer birçok alanda ülkenin dört bir köşesinden acı haberler gelmeye devam edecek, birçok emekçinin meslek hastalıklarına yakalanması ve iş kazalarına uğraması sonucunda kalıcı engeller ve ölümler günlük yaşamda sıradanlaşacaktır" uyarılarına yer verildi.
|
|
|