 |
Bütçe Referandum Etkinliği süreci kapsamında; TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu (İKK), son günlerde emek-meslek örgütleri ve ülke gündeminde geniş yer tutan bütçe tartışmaları doğrultusunda ekonomi politikalarını ülkemiz özelinde masaya yatırdı.
TMMOB Ankara İKK adına sekreteryasını Elektrik Mühendisleri Odası ve Makine Mühendisleri Odası‘nın Ankara Şubeleri‘nin üstlendiği "Bütçe Tartışmaları Ekseninde; Türkiye Ekonomi Politikaları Paneli" 13 Aralık 2006 tarihinde, DÖSİM 75. Yıl Kültür Merkezi Salonu‘nda gerçekleştirildi. Prof. Dr. Sinan Sönmez, Doç. Dr. Aziz Konukman, Yrd. Doç. Dr. Ferhat Emil‘in ve Öğr. Gör. Sezai Temelli konuşmacı olarak katıldığı panelin yöneticiliğini, EMO Ankara Şubesi adına Şube üyesi Elektrik Mühendisi Haşim Aydıncak yaptı. Panelin açılış konuşmasını yapan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı ve TMMOB Ankara İKK sekreteri Ramazan Pektaş, içinde bulunduğumuz haftanın Dünya İnsan Hakları Haftası olmasına dikkat çekerek, "Ama bu hafta tarihimizde pek de o kadar layıkıyla doldurulamamış bir haftadır. Erdal Eren 1980 yılında bu hafta içinde asıldı. Onu beslemeyip asanlar, başkalarını beslediler. Hortumcuları beslediler, rüşvetçileri beslediler, hayali ihracatçıları beslediler, siyasete ve devlete nüfuz etmiş mafyayı beslediler. Yani insan olmanın karşısına dikilen her şeyi ve herkesi beslediler. Yine bilindiği gibi, insanın en temel hakkı yaşam hakkıdır -her ne kadar cezaevi operasyonları ile buna da tahhammül olmadığı gösterseler de- bugünlerde bir avukat gün be gün cezaevindekilerin insanca yaşayamadıklarını söyleyerek erimektedir" dedi. 2007 yılı Bütçesi‘nin insana yakışmayan, insanlık onurunu ve haysiyetini ayaklar altına alan bir bütçe olduğunu ve emekçi sınıfını, açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiğini belirten Petaş, "IMF direktifleriyle bütçeyi hazırlayanlar, emekçinin sırtından, sermayenin karını maksimize ederek, emek ve emekçi düşmanı politikaların devamlılığını sağlamak istemektedirler. Bütçenin oldukça önemli bir kısmı faiz ödemelerine ayrılmış, bu uygulamayla, emekçinin eğitim, sağlık ve tüm kamusal hakları ve bağlantılı olarak da insanca yaşama hakkı, yüksek faizlere rant geliri elde eden sermaye guruplarına peşkeş çekilmektedir" diye konuştu. Yıllardan beri bilinçli bir siyasi tercih olarak uygulanan, liberal ekonomi politikaları ile kamu kuruluşlarının zarar ediyor gerekçesiyle bir bir tasfiye edildiğinin, büyümenin ve istihdamı artırmanın kamunun yatırımcı niteliği ve kamusal hizmet anlayışı ile sağlanabileceğinin altını çizen Pektaş, bütçeyi şekillendirirken IMF‘nin dayatmalarıyla ile hareket eden hükümetin, kulağını emekçinin taleplerine tıkadığını, "2007 Yılı Bütçesi Referandumu"nda çıkan %92,1‘lik hayır oylarını bile görmezden gelinerek, halk için değil sermaye için, IMF için bütçe ve politika üretildiğini ifade etti. Bu ülkede mal ve hizmet üreten emekçilerin istediği tek şeyin insanca, insana yakışır bir biçimde yaşamak olduğunu dile getiren Pektaş, "Eğitime yeterli bütçe ayrılmadığı, sağlıkta yıkım önlenmediği, kamu kaynaklarının kamunun elinden alındığı, herkese parasız, eşit, ulaşılabilir, nitelikli kamu hizmeti verilmediği sürece, kısacası 2007 Yılı Bütçesi ve benzeri bütçeler yapıldığı sürece, emekçinin ve yoksulun yaşamını insanca bir şekilde devam ettirebilmesi mümkün değildir" dedi. Ramazan Pektaş‘ın konuşmasının ardından panelistlerden sırasıyla, Prof. Dr. Sinan Sönmez, Yrd. Doç. Dr. Ferhat Emil, Doç. Dr. Aziz Konukman ve Öğr. Gör. Sezai Temelli konuştu. Geçmiş bütçelerle 2007 yılı bütçesini karşılaştıran panelistler, Türkiye‘nin ekonomi politikalarını tartıştılar. Ekonominin düzelmesi için ciddi önlemlerin alınması şart Türkiye Ekonomisinin düzeltilmesi için ciddi ve sıkı önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sinan Sönmez, "Büyüme var fakat büyümenin kalitesi doğrultusunda tartışmalar sürüyo, işsizlik arttı, aşağı çekilemiyor. Bu nasıl bir büyüme ki işsizliği önleyemiyor" dedi. Enflasyonun aşağı çekildiğini ancak hedeflenen enflasyon oranının üzerinde bir artış olduğunu belirten Sönmez, ülkedeki gelir bölüşümünün bozuk, iç ve dış borcun fazla, cari açığın ise çok yüksek oranlarda olduğunu söyledi. Türkiye‘de 1998 yılında hükümetin finansal destek almaksızın IMF ile yaptığı yakın izleme anlaşmasının 2008‘e kadar çeşitli düzenlemelerle yenilendiğini kaydeden Sönmez, "Dolayısıyla 10 yıllık IMF düzeni altında şekillenen bir Türkiye ekonomisi var. Niyet mektuplarıyla şekillenen ekonomi politikaları Türkiye‘yi küresel ekonomiye eklemlemeye çalışıyor, bunu büyük ölçüde de başardı. Yani Türkiye‘yi ucuz işgücünün deposu olarak bağlayan bir program söz konusu, yabancı sermaye ve sıcak paraya açık bir ekonomi, ucuz iş gücü. Dolayısıyla program doğrudan daraltıcı para ve maliye politikalarına dayanmakta ve uluslar arası sermaye serbestisini güvence altına alan dışa açık, yani yabancı sermayeye bağımlı ve sıcak para girişine bağımlı bir iktisadi yapıyı öngörmüştür ve bu doğrultuda da şekil almıştır" dedi. Meslek odaları ve STK‘lar bütçeyi sorgulamalı Sönmez‘den sonra söz alan Yard. Doç. Ferhat Emil, 2006 bütçesi aslında tahminlerin ötesinde daha güçlü bir bütçe açığı ile sonuçlandığına dikkat çekerek, "2006 bütçesi saydamlıktan uzak ve şoklara açık bir mali performans gösterdi. Maliye bakanlığı 2007 yılı bütçesinin açığını 8.7 milyar YTL olarak tahmin etti ancak DPT‘nin verdiği bütçe 8.7 yerine 16.7 milyar YTL olarak belirleniyor" dedi. Bütçeler sadece ayrılan kaynaklar değil; harcama kalitesi açısından da sorgulanması gerektiğini vurgulayan Emil, bu konuda TMMOB gibi meslek kuruluşları ve STK‘lara görev düştüğünü ifade etti. Bütçenin alt kalemleri kamuoyuna sunulmalı Panelistlerden Doç. Dr. Aziz Konukman, geçmiş dönemlerdeki bütçelerin alt kalemlerine ait bilgilerin maliye bakanlığının sitesinde gösterildiğini, yeni bütçenin alt kalemlerinin ise parlamento dahil kamuoyuna sunulmadığını belirterek, "Parlamentonun bütçe geçmeden önce bunun bütünün görme şansı yok. Bu demokrasiye aykırı bir durumdur" dedi. 2007 yılı bütçesindeki personel ödeneğinin memur maaşlarına değil, sözleşmeli personele dair yapılan bir artış olduğunu kaydeden Konukman, "Saydamlık dışı açık eskisinden daha kötü duruma gelmiştir. En basitiyle yerel yönetimlerin bütçelerine dair sadece geçmiş yılın değerleri var ama gelecek iki yıla dair değerlendirmeler sunulmuyor. Bütçe hazırlıkları tamamıyla plan bütçe program bağlarından kopmuştur. Kalkınma planıyla bütçe arasında da bir bağ yok. Üç yıllık bütçe beş yıllık iktidarda çok anlamlı değil" diye konuştu. Panelde son olarak söz alan Öğr. Gör. Sezai Temelli, "1980 den bu yana biz bu tabloyu izliyoruz. Dünya kapitalizmi 1970‘lerde yeni bir döneme açılmaya başladı. Bu yeni dönemin bir takım ülkelerde uygulanması gerekiyordu. Yunanistan‘da, Türkiye‘de ve çevre ülkelerde bu mekanizmanın işlemesine olanak sağlayacak darbeler gerçekleştirildi" dedi. Sosyal devletin kapitalist üretim sisteminde bir durak olduğunu söyleyen Temelli, "Böyle bir yapı içinde bütçeye baktığınızda bütçenin karşınıza çıkan bu görüntüsüne çok şaşırmamak gerekiyor. Birezilya bu duruma dayanıyor. %3, %3,5‘larda faiz dışı fazlayı tutuyor sosyal harcamaları faiz dışı fazlanın dışında tutuyor IMF Politikalarını uygulamıyor" diye konuştu. Panel panelistlerin konuşmalarını bitirmesinin ardından, salondaki konuklarla yapılan soru cevaplarla devam etti.
|
|
|
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
ÜYELERİMİZ İÇİN ÜCRETSİZ UDEMY EĞİTİMİ: MÜHENDİSLER İÇİN YAPAY ZEKA ARAÇLARI 
